Cumhuriyet Döneminde tiyatro ayrı bir önem kazanmıştır. Darülbedayi (Tiyatro evi) yeniden düzenlenir. Ramazan ayı tiyatro mevsimi olmaktan çıkar, tiyatro mevsimi kış aylarına yayılır.
Şehir tiyatrosu bünyesinde çocuk tiyatrosu çalışmaları başlar. Halkevleri temsil kolları düzenler. 1936’da devlet konservatuvarı kurulur. Devlet tiyatroları, şehir tiyatroları ve özel tiyatroların sayısı artar.
Tiyatro klasikleri Türkçeye çevrilir, telif eserler çoğalır. Oyunlar kadın ve erkek seyircilerin ortak izlediği salonlarda oynanır. Türk toplumu 1923 Cumhuriyetin İlanından itibaren bütün edebiyat türleri ile Anadolu ve Türk halkına doğru yöneltilir. Bu bakımdan ilk yıllarda ilgi görür. Müzikli oyunlar, yozlaşmış vodviller, adaptasyonlar, tenkit edilmeye başlanır.
Aydınlar eski ile yeni arasındaki farkları ve bunun sebepleri üzerinde araştırma yaparlar. Bu dönem oyunları insanı irade gücüyle ele alır. Anadolu insanı Milli Mücadele’deki başarısı ile saygı kazanmış, Türk milleti en önemli ilham kaynağı olmuştur.
1908 Meşrutiyet’in ilanı, Balkan Harbi, Milli Mücadeleyi yaşamış olan, inkılapların ilk dönemini görmüş olan yazarlar bu dönemde tiyatro eserleri de yazmaya başlarlar. Kurtuluş Savaşı, Atatürk inkılapları, Anadolu’nun ülkücü insanlarıyla İstanbul’daki yozlaşmış olmuş işbirlikçiler bu oyunlarda anlatılır.
Hüseyin Rahmi Gürpınar, Reşat Nuri, Halit Fahri Ozansoy, Aka Gündüz, Nihat Sırrı Örik Cumhuriyet Döneminin bu yazarlarındandır.
Bu dönem aydınları arasında inkılapları kabul ettirebilmek için yoğun bir faaliyet vardır. Yazarlar, yeni oluşan siyasi, kültürel, ekonomik düzeni ve bu düzendeki değişimi bütün ifadeye yolları ile anlatmaya çalışırlar.
Kahramanlık, Batı kültür ve medeniyeti değerleri yüceltilir. Birçok oyun Mustafa Kemal Atatürk’e adanır. Milli değerlerin yüceltilmesi amacıyla yazılan oyunlar en eski Türk kavimlerine kadar götürülür.
Osmanlı döneminin tenkit edildiği oyunlarda komedi türü tercih edilir. Batılılaşmaya çeşitli yönlerden bakılarak değişimin birey psikoloji üzerinde etkisi çeşitli oyunlarda ele alınır. Manzum dram, töre komedisi, melodram ve müzikli oyunlar bu dönemin belli başlı yaygın türleridir.
Cumhuriyetin ilk döneminde tiyatro eseri yazan sanatçılar Aka Gündüz, Halit Fahri Ozansoy, Yaşar Nabi Nayır, Faruk Nafiz Çamlıbel, Reşat Nuri Güntekin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Müsahipzade Celal, Vedat Nedim Tör, Necip Fazıl Kısakürek, Cevdet Kudret Solok olarak karşımıza çıkar.
1940 sonrasında Türk edebiyatında tiyatronun gelişimi 3 Ana bölüm halindedir.
1940-1950 Kuşağı
Bu dönemde tiyatroda seyircinin hayat görüşü ve duyguları önem taşır. Dönem oyunlarında toplumda değişen değer yargıları konu olur ancak bu değişme Batılılaşmadan ileri gelmez.
İkinci Dünya savaşı sebebiyle ülkemizde oluşan ekonomik değişikliklerin toplum, aile ve birey üzerindeki tesiri ele alınır. Mal darlığından faydalanıp karaborsa yapanların hayatıyla küçük memur, esnaf ve eski İstanbul sorusunun geçim sıkıntısı ele alınmaya başlanır. Çıkar ve paraya dayanan yeni bir değer yargısı toplumda hâkim olmuştur. Değişmeye karşı gelenekçi tepki sahnede hayat bulur.
Bu dönem oyunları dram, komedi türlerinde veya trajedi komedi olarak karışık bir şekilde kaleme alınmıştır. Bu dönemde trajedi yok denecek kadar azdır. Dönemin tiyatro yazarları Ahmet Kutsi Tecer, Melih Cevdet Anday, Oktay Rıfat Horozcu, Sabahattin Kudret Aksal olarak karşımıza çıkar
1950-1960 Kuşağı
Bu dönemin en tipik özelliği yeni yazarların yetişmiş olmasıdır. Reşat Nuri Güntekin, Ahmet Kutsi Tecer yazmaya devam ederken Çetin Altan, Orhan Asena, Necati Cumalı, Turgut Özakman, Refik Erduran, Aziz Nesin, Haldun Taner, Selahattin Batu gibi yazarlar isimlerini bu dönemde duyururlar.
Bu dönemde tiyatroya yeni temalar ve konular dâhil olur. Kültürümüzün sarsılan değer yargıları tekrar gözden geçirilir. Geçmiş ve gelenek arasındaki uyumsuzluğun sebepleri aranır. Değer yargılarının değişmesinin meydana getirdiği uyumsuzluk, ekonomik zorlukların ahlakla ilişkisi, orta halli ailenin ekonomik bunalımı, bu ticaret – iş yönetim ilişkileri bu dönem oyunlarının başlıca teması haline gelmiştir.
Aile kurumu bütün meselelerin tartışılabildiği en uygun ortam olarak işlenmektedir. Aile ilişkilerindeki uyumsuzluk, geleneksel açıdan değil çağdaş insan hakları yönünden ele alınır.
Aydınların toplumdan kopukluğu, ele alınan diğer başka bir tema olarak karşımıza çıkar. Yazarlar, eserlerinde değer yargılarının bozulduğu bir ortamda güçlü, karakter sahibi insana özlemlerini kaleme alırlar.
1960 Sonrası Kuşağı
Bu dönem tiyatro yazarları milli Türk tiyatrosunun öz ve biçimini daha şuurlu bir şekilde ele alırlar. Oyunlar, tema bakımından çeşitli ve zengin bir içeriğe sahiptir.
Küçük kasaba ve köylere ilgi artmış, halkın problemleri dile getirilmeye çalışılmıştır. Yazarlar, tiyatrodaki tiplerle değişik insan unsurunu ortaya koymaya çalışmışlar, bazen de karakter portreleri çizmişler; diğer yandan insan psikolojisi üzerinde kalem oynatmışlardır.
1960-1970 tiyatro oyunlarında en fazla yoksulluk ve sosyal güvensizlik temaları üzerinde durulur. Karakteristik bir özellikte toplum düzeninin sorunlarının araştırılması ve toplumun yerleştirilmesidir. Turan Oflazoğlu, Cahit Atay, Adalet Ağaoğlu, Recep Bilginer, Hidayet Sayın, Sebahattin Ergin, Güngör Dilmen, Necati Cumalı, Turgut Özakman, Mustafa Necati Sepetçi oğlu, Yahya Ahengin gibi yazarlar bu dönemin önemli tiyatro yazarları olarak karşımıza çıkar.