Mehmet Âkif Safahat’ı Ne Zaman Yazmıştır?
Mehmet Âkif’in yedi kitabının ilki olan ve ölümünden sonra bütün kitaplarını isminde toplayan Safahat, 1911 yılında yayımlanmıştır. Kitaptaki bütün şiirler (ilk ve son kıta hariç) 1908-1911 tarihleri arasında Sırat-ı Müstakim dergisinde çıkmıştır. Bu ilk kitapta ağırlıklı olarak toplumsal hayatla ilgili olaylar yani hastalık, yolsuzluk, kumar, içki, faiz, tembellik, geçinme zorluğu, aile geçimsizliği gibi olaylar ve bu olayların geçtiği ev, cami, kahve, meyhane, mezarlık, pazaryeri gibi mekanlar geçmektedir.
Mehmet Akif Ersoy Neden Kendini Şair Olarak Görmez?
Kısaca eser o dönem sosyal hayatının fotoğrafıdır. Kitapta toplam 44 şiir bulunmaktadır. Bunlardan ilki kitabın önsözü sayılabilecek aşağıdaki şiirdir.
Bana sor sevgili kâri, sana ben söyleyeyim,
Ne hüviyyette şu karşında duran eş’ârım (şiirler);
Bir yığın söz ki, samîmiyyeti ancak hüneri;
Ne tasannu (sanat) bilirim, çünkü, ne san’atkârım.
Şi’r için “göz yaşı” derler; onu bilmem, yalnız,
Aczimin giryesidir (gözyaşı) bence bütün âsârım!
Ağlarım, ağlatamam; hissederim söyleyemem;
Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım (şikayetçi)!
Oku, şayet sana bir hisli yürek lâzımsa;
Oku, zîrâ onu yazdım iki söz yazdımsa.
Bu şiir Mehmet Âkif’in sanat tutumunu, şiir anlayışını ve kişiliğini çok güzel yansıtmaktadır. Okumuş olduğunuz şiir Safahat adlı kitabın önsüzü şeklinde yazılmıştır.
Mehmet Âkif bu şiirde yine alçakgönüllülüğünü göstermiş, “yazdığım bütün eserler acizliğimin gözyaşıdır” diyerek kendisini şairden saymamıştır. Biz biliyoruz ki Mehmet Âkif alkışı, övünülmeyi ve şımartılmayı sevmez. Ancak onun yazdığı şiirler hem duygu, hem fikir ve hem de sanat yönünden Türk edebiyatının seçkin eserleri olarak karşımızda durmaktadır.
“Ne sanatkârım ne de sanat yapmasını bilirim, yazdığım bir yığın söz ancak samimiyetimin hüneridir.” sözüyle mütevazılığını gösteren şair, “hisli bir yüreğim var, sen bir şeyler okumak istersen benim hisli yüreğimi oku” ifadeleriyle de bizleri samimiyete ve hisli olamaya davet ediyor. Samimi ve duygulu yüreklere sahip olmak ve Mehmet Âkif’i hakkıyla anmak ve anlamak temennisiyle…