Kaplumbağa Terbiyecisi
Kaplumbağa Terbiyecisi, Osman Hamdi Bey’e ait olan 1907 yılında 2 farklı versiyonunu tamamladığı tablodur. Osmanlı Ressamlar Cemiyeti tarafından yayınlanan gazetenin 17 sayısında tablonun ismi Kaplumbağalar ve Adam olarak anılır. Lakin tabloya rahat sonra yaygın olarak anılan ismi ile Kaplumbağa Terbiyecisi denilmiştir.
Kaplumbağa Terbiyecisi adlı eserde belinde bir kemerle bağlanmış kırmızı uzun giysisi olan sakallı bir adam, mavi çinileri ile kaplanmış ve eşya olmayan ve bakımsız bir odada bakan kişiye arkası yarı dönük şekilde hafif kambur bir durumda ayakta beklemektedir. Başının çevresine gelişigüzel bir yemeni sarmış ve arakiye takmıştır. Kırmızı Cübbeli adamın ayaklarının dibinde, yerde bulunan yaprakları yemekle meşgul olan kurbağalar bulunmaktadır.
Bursa’daki Yeşil Cami’nin üst katında bulunan odanın duvarlarındaki sıvalar ve Çinliler irili ufaklı bir şekilde dökülmüştür. Tablonun ışık aldığı tek kaynak adamın önünde yer alan alçak penceredir. Ellerini arkasına kavuşturan kırmızı cübbeli adam arkadan eliyle bir ney tutmaktadır. Sırtında bir nakkare asılı olan ve buna bağlı bir mızrap boynundan aşağıya sarkan adamın bazılarına göre sırtında asıl olan şey dervişler ve dilenciler tarafından kullanılan Hindistan cevizinden veya abanozdan imal edilen dilenci çanağı şeklindeki keşkül-ü fukaradır.
Kaplumbağa Terbiyecisi’nin Sahibi Osman Hamdi Bey’in Hayatı
1942’de İstanbul’da dünyaya gelen Osman Hamdi Bey 1960 yılında hukuk öğrenimi için Paris’e gider. Hukuk öğrenimini yanında o dönemin meşhur ressamlarının atölyelerinde çıraklık ederek iyi bir resim eğitimi alır. 1969’da Bağdat Yabancı İşler Müdürlüğü’ne tayin olan Osman Hamdi Bey 1971 yılında İstanbul’a geri döner ve sarayda çalışmaya başlar.
1981 yılında Müze i Hümayun yani Saray Müzesi’ne tayin edilir. Bu görevi ile Türk müzeciliğinin en parlak dönemleri başlar. 1883’te Güzel Sanatlar akademisi Sanayi-i Nefise Mektebi Alisini ve İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin kuruluşunu gerçekleştiren ve müdürlüğünü üstlenen Osman Hamdi Bey 1984 yılında o güne kadar gündemde olmayan ve sıkça kayıp verilmiş olunan bir zaafı , antik eserlerin yurt dışına çıkarılmasını yasaklayan Asr-ı Atika Nizamnamesi’ni yayımlatarak yürürlüğe sokar.
Osman Hamdi Bey, Nemrut Dağı, Lagina ve Sayda’da arkeolojik kazılarda bulunur. Sayda’da yapmış olduğu kazılarda arkeoloji dünyasının başyapıtlarından biri kabul edilen, aralarında İskender Lahitinin de yer aldığı bir dizi antik eserlerin bulunmasını sağlar. Burada çıkarılan eserler günümüz itibariyle Osman Hamdi Bey’in bulmuş olduğu birçok tarihi eser gibi, kendisinin temellerini attırdığı İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde halen ziyarete açıktır.
Osman Hamdi Bey’in Eserleri
- Kahve Ocağı
- Harem’den
- İki Müzisyen Kız
- Kur’an Okuyan Kız
- Çarşaflanan Kadınlar
- Vazo Yerleştiren Kız
- Gebze’den Manzara
- Çekik Gözlü Kız Tevfika
- Türbe Ziyaretinde İki Genç Kız
- Feraceli Kadınlar
- Pembe Başlıklı Kız
- Kaplumbağa Terbiyecisi
- Mimozalı Kadın
- Şehzade Türbesi’nde Derviş
- Silah Taciri
- Beyaz Entarili Kız
- Sarı Kurdeleli Kız
- Leylak Toplayan Kız