Türkiye, içinde barındırdığı zengin biyolojik çeşitliliği ile ılıman iklim kuşağının yer aldığı önemli ülkeler arasında bulunur. İklim farklılıkları, jeolojik geçmiş, deniz, akarsu gibi çeşitli biyolojik ortamların varlığı, yükselti farklılıkları, yer şekilleri Türkiye’deki biyolojik çeşitliliğin ana sebeplerindendir. Türkiye’nin biyoçeşitlilik bakımından zengin olmasının başka bir sebebi de sahip olduğu coğrafi özelliklerdir. Güneyde ve kuzeyde deniz kıyısına paralel olarak uzanan sıra dağlar ve bu sıra dağların çeşitli canlı grupları arasında engeller meydana getirmesi, bu bölgelerde çeşitliliğin artmasına sebep olmuştur. Diğer yandan doğal göller, geniş ova ve vadiler, ırmaklar, su ve kara canlıları için yaşanabilir bir ortam oluşturmaktadır. Bununla beraber coğrafi konum, yükselti farklılıkları ve denizler, bölgeler arasında iklim bakımından farklılıklar oluşmasına sebep olmaktadır. Türkiye’nin bu şekilde zengin bir biyoçeşitliliği sahip olması birçok canlı türünün kendine özgü yaşam alanı bulmasını sağlamaktadır.
Türkiye’de Bitki ve Hayvan Türlerinin Çeşitliliği
Türkiye bitki türleri ( flora ) ve hayvan türleri ( fauna ) açısından oldukça zengin olup, çok sayıda endemik türü bünyesinde barındırmaktadır. Yeryüzünün sınırlı bölgesinde örneğin bir çevreyle ilgili ortamda ya da bir ülkenin siyasi sınırları içerisinde yayılım gösteren türlere endemik türler adı verilir. Anadolu’da bulunan 9000’ yakın bitki türünün üçte biri Türkiye biyolojik sahasına özgü türlerdir. Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu ve Akdeniz bölgeleri endemik hayvan ve bitki türleri açısından büyük bir zenginliğe sahiptir.
Ülkemizdeki ağaç türlerinin en önemlilerinden olan Kazdağı göknar, Eğirdir’in güneyindeki kasnak meşesi, Köyceğiz – Dalaman arasında yayılım gösteren sığla ağacı, Beşparmak Dağları’ndaki kral eğreltisi, Datça ve Teke Yarımadalarında bulunan Datça hurması ile Kastamonu, Yozgat ve İspir çevresindeki İspir meşesi Türkiye’nin kendine özgü biyolojik çeşitliliği içerisindeki canlı türleridir. Diğer yandan İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerindeki step alanlarında yetişen canlı türlerinin bazıları tarım, endüstri ve sağlık alımları için kullanılmaktadır. Bu alanlar özellikle bazı endemik türler açısından gen merkezi durumundadır.
Gen merkezi, türlerin ortaya çıktığı ve ilk yayılmaya başladığı alanlara denilmektedir. Türkiye’de kültür bitkisi olarak ayrılan türler için beş farklı bölgede gen merkezi belirlenmiştir. Türkiye bitki çeşitliliğinde olduğu kadar hayvan çeşitliliği bakımından da zengin bir ülkedir. Türkiye’de yaşayan omurgasız hayvan türü sayısı 30.000, omurgalı hayvan türü sayısı ise 1500 civarındadır. Bu hayvan çeşitliliği arasında bulunan endemik türler çeşitli bölgelerimizde yayılım göstermektedir. Van kedisi, Ankara kedisi, Ankara keçisi, Sivas kangalı, Akdeniz foku, Toros kurbağası, dağ horozu, büyük boy, inci kefali, Kapadokya kertenkelesi Türkiye’ye özgü endemik hayvan türlerinden bazılarını oluşturmaktadır.
Biyolojik Çeşitliliğin Korunması
Biyolojik çeşitliliğin ve ekosistemlerin doğal dengesinin korunmasının ülke ekonomisine katkısı önemli ölçüdedir. Doğadaki ekosistemleri meydana getiren biyolojik çeşitliliğin her bir unsuru bu sistemin dengeli işlemesi için önemli görevler üstlenmektedir. Canlı türlerinin zarar görmesi neticesinde sucul ve karasal ekosistemler içerisinde işleyen dengeler bozulmakta ve canlı türleri tehlikeye girmektedir. Ekosistemlerin büyük bir hızla bozulduğunun ve biyolojik çeşitlilikteki azalmanın gelecekte büyük boyutlarda tehlikeye varacağını farkında olan dünya ülkeleri 1992 yılında Rio de Janeiro’da Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Zirvesi adı ile bir çevre toplantısı gerçekleştirmiştir. Rio Konferansı neticesinde, 150’nin üzerinde ülke yasal olarak bağlayıcı durumda bulunan Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’ne imza atmıştır. Türkiye de bu sözleşmeyi 27 Aralık 1996 tarihinde imzalamıştır. Biyolojik çeşitlilik sözleşmesi ile biyolojik kaynakların korunması ve sürdürülebilirliği için ulusal stratejilerinin belirlenmesi veya çeşitli programların geliştirilerek uygulanması kararı alınmıştır. Biyolojik çeşitliliğin tükenmesinde önemli bir etkiye sahip olan insan faaliyetlerinin, türlerin korunmasına yönelik çalışmalar yaparak çeşitli önlemler alması gerekliliği üzerinde durulmuştur.
Biyolojik Çeşitliliğin Korunması İçin 7 Hayati Önlem
- Biyolojik çeşitliliğin korunması için yapılan çalışmalar hayvan ve bitki türlerinin hayatını tehlikeye atan avlanma, orman alanlarının tarlaya açılması, plansız ve düzensiz yapılaşma, kontrolsüz ağaç kesimi, bitkilerin doğal yaşam alanlarından bilinçsizce toplanarak yurt dışına çıkarılması ve yabancı tohum ithali gibi faaliyetler yasal ve teknik önlemler çerçevesinde kontrole tabi tutulmalıdır.
- Biyolojik kaynakların sürdürülebilir kullanımı hususunda önce çiftçilikle uğraşanlar olmak üzere toplumun bütün kesimleri bilgilendirilmeli ve bilinçlendirilmelidir.
- Çayır ve yayaların aşırı ve düzensiz bir şekilde otlatılması engellenmelidir.
- Canlı ve hayvan türlerinin korunmasında sivil toplum kuruluşların cevap yapılacak faaliyetlere yazılı ve görsel medya destek vermeli, nesli tükenmekte olan türler ile ilgili olarak posterler, kartpostallar, pullar, tişörtler ve takvimler gibi materyaller hazırlanıp toplumun her kesimine dağıtılmalıdır.
- İlköğretim çağında başlayarak öğrencilere biyolojik çeşitlilik ve biyolojik kaynakların sürdürülebilir kullanımı konularında eğitim verilmelidir.
- Biyolojik çeşitliliğin yapay ve doğal koruma yöntemleri ile korunmasına dönük çalışmalar yapılmalıdır.
- Türkiye’de farklı bölgelerde milli parklar, tabiat koruma alanları, özel çevre koruma bölgeleri gibi doğal koruma Sahaları ile hayvanat bahçeleri, gen bankaları ve botanik bahçeleri gibi yapay koruma alanları meydana getirilmelidir.